«
  1. Anasayfa
  2. MAKALELER
  3. NE, NEYE YARIYOR?

NE, NEYE YARIYOR?

ne neye yarıyor?

Allâh Subhânehu ve Teâlâ’ya hamd ederek, siz değerli okurlarımızı selamların en güzeli ile selamlarım. Es-selamu aleykum ve rahmetullâh…

Giriş:

Kıymetli okurlarımız! Malumunuz olduğu üzere, son dönemlerde sıkça rastladığımız, ismini bile yeni öğrendiğimiz -başta Covid19 virüsü olmakla birlikte- hastalıklar peydahlandı. Bunların neredeyse hiçbirini tanımıyoruz. Haliyle bu hastalıklardan birisi başımıza geldiğinde, ilaç sektörünün ürettiği ilaçlar ve kimyasal içerikli bir tedavi ürünü kullanmadan nasıl iyileşebileceğimizle ilgili veya başımıza gelmese dahi öncesinden nasıl önlemler almamız gerektiği konusunda birçoğumuz neredeyse hiçbir bilgiye sahip değiliz. İşte, tam da yazımın, geçmek bilmeyen bu hastalıklara ve kış aylarında sıklıkla görülen gribal enfeksiyonlara, nezlelere ve buna bağlı kırgınlıklara denk gelmiş olması, beni böyle bir araştırma yapmaya sevketti. Siz değerli okurlarımızın bu sıkıntıları en kısa sürede ve kalıcı hasarlar almadan nasıl atlatacağıyla ilgili bir yazı hazırlamaya çalıştım. Yardım ve başarı yüce Allâh’tandır.

Bu yazının ve bundan sonraki yazılarımızın başarısı için dualarınızda bizleri eksik etmemeniz temennisiyle yüce Rabbimden yardım dilerim.

Bu sayıdaki yazımızın ismini “Ne, Neye Yarıyor?” olarak belirledik. Çünkü yazımız, yüce Rabbimizin yaratıp, bizim sağlığımız için sunduğu sebzelerin, meyvelerin, baharatların vs. gıdaların, hastalıklara yakalanmadan önce yahut yakalandıktan sonra nelere fayda sağladıkları mahiyetindedir. Burada ilk olarak şunu belirtmeliyim ki; bu konularda bahsi geçecek olan ve bizlere -Allâh’ın izni ile- şifa olacak tüm sebzeler ve meyveler mevsiminde tüketilmeli, iyi ve ilaçsız tarım olmalıdırlar. Konvansiyonel yani kimyasal tarım, ilaçlı ve poşet altında, güneş görmeden seralarda üretilmiş ürünler olmamalıdır. Nedeni şudur ki; hayvansal ve bitkisel gübrelerin dışında bir gübre kullanılarak ya da gübresiz üretilen her ürün, günümüzde yaşayan ünlü birçok ekoloji profesörlerinin de iddia ettiği gibi kimyasal tarım ile üretilen tüm gıdaların (bu gruba glüteni de dahil ederek) bunların birer biyolojik ajan olduklarını iddia etmeleri çok çarpıcı bir konudur.

Şimdi; “iyi de biz bu ilaçsız tarım ile üretilen sebze ve meyveleri nereden bulacağız?” dediğinizi duyar gibiyim. Ben de sağlıklı beslenmeye ilk başladığım zamanlarda aynı sizler gibi; “bu ürünleri nereden bulacağım?” sorusunu kendime sorup duruyordum. Lakin pes etmeden, tam bir kararlılıkla sağlıklı beslenmeye koyulduğunuzda, Allâh Azze ve Celle istediklerinizi karşınıza çıkartıyor. Bir de bakıyorsunuz ki mahallelerimizdeki bazı marketlerde yeni yeni yaygınlaşmaya başlayan “iyi tarım” ürünleri raflardaki yerini almaya başlamış bile. Tabi bu ürünler geçtiğimiz yıllarda sınırlı sayıda olsa da artık bolca bulunabiliyor. Bunun sebebi ise son dönemlerde insanların sağlıklı beslenme konusunda bilinçlenmeye başlaması ve arz talep meselesidir.

Tekrar vurgulamak gerekirse, sağlıklı beslenme konusundaki ilk adım, sebze ve meyveleri mevsiminde tüketmeye dikkat ederek başlamak olmalıdır. İkinci adım olarak, kimyasal gübre kullanılmamış sebze ve meyveler bulup, bunları kendimizin ve ailemizin tüketmesini sağlamaktır.

Asıl meramımıza gelelim. Ne, Neye Yarıyor? Aslında modern tıbbın ve kimyasal ilaçların bu kadar yaygın olmadığı çok eski dönemlerde, büyüklerimiz hastalıkların tedavi metodlarında; meyveler, sebzeler, bitkiler ve çeşitli baharatlar kullanılırlardı. Nacizane araştırmalarıma göre onların da büyüklerinden öğrendiği ve tecrübe edinerek halk arasında koca karı ilaçları olarak bilinen kültürel ve alternatif tıp teknikleri vardır.  Şimdi sizin için araştırdığım bu tekniklerden bahsedeceğim:

İlk olarak insanlarda vitamin ve mineral eksikliklerine bağlı birçok çeşitli semptomlara rastlanır. Bunlar sık görülen besin eksikliklerinin yaygın belirtileridir. Örneğin; saç dökülmesi, hafıza zayıflığı, konsantrasyon bozukluğu, düşünce veya davranış değişiklikleri gibi hafif bilişsel bozukluklardır. Zayıflık, baş ağrısı, düşük libido, soluk ve kuru cilt, kızarmış ve şişmiş diş eti, kalp aritmisi veya düzensiz kalp atışı, yaraların geç iyileşmesi, ciltte sararma ve yavaş  morarma, bağışıklık sisteminde bozulma, ruh hali değişiklikleri, kemik ve eklem ağrıları ve bazı vakalarda kemik kırıkları, göz kuruluğu ve görme değişiklikleri, ağır vakalarda iskorbüt (C vitamini eksikliği sebebiyle ortaya çıkan hastalık), raşitizm, beriberi (B1 vitamini eksikliğine bağlı sinir sistemi hastalığı) ve pellagra (B3 vitamini eksikliğinde ortaya çıkan hastalık) gibi vitamin eksikliği hastalıkları…

Günümüzde, çevremizde ve insanların çoğunda çok sık rastlanan bu bulguların, doğru ve düzenli tedaviler uygunlandığı takdirde Allâh’ın izniyle tamamen ortadan kalktığına yahut çok aza indirgendiğine tanık olacaksınız. Hastalıklarda şifa vesilesi olacak ürünler, bu yazımda sınırlı sayıda olsa da, devam edecek bir seri ile diğer yazılarımda bu ürünleri sizlere sunmaya çalışacağım. Şimdi, siz değerli okurlarımıza bazı bitkilerin ve glutensiz tahılların faydaları, nasıl kullanıldığı ve yan etkileri hakkında bilgi vereceğim.

Yeşil Yapraklı Bitkiler Nedir? Sağlığa Faydaları Nelerdir?

Yeşil yapraklı bitkiler, kanserle mücadele etmede, kalp sağlığının korunmasında fayda sağlar. Ayrıca sindirime yardımcı olur, gözleri korur ve daha iyi görmenizi sağlar. Kilonuzu dengede tutmaya yardımcı olur. Araştırmacılar, koyu yeşil yapraklı bitkilerin vücudu, hücre hasarından kaynaklanan hastalıklardan koruduğunu ortaya koymaktadır. Bu hastalıklar şöyle sıralanmaktadır; sinir sistemi hastalıkları, kalp hastalıkları, şeker hastalığı (diyabet), bazı kanser türleri, erken ölüm riski gibi

Besin değeri açısından en sağlıklı sayılan yeşil yapraklı bitkiler şu şekilde sıralanmaktadır; su teresi, isviçre pazısı, mikro yeşillikler, ıspanak, kara lahana, şalgam, pancar yaprağı, çin lahanası, brokoli, brüksel lahanası ya da karnıbahar. Bunlar turp ailesinden olan sebzeler olarak da bilinmektedir. Bununla beraber, sebze tamamen olgunlaştığında değil, yaprakları yeni oluşurken ya da fide halindeyken mikro yeşillik olarak yemek mümkündür. Zengin besin değerine sahip ve faydalı kimyasallardan oluşan yeşil yapraklı bitkiler, kişi için oldukça faydalıdır. Bu bitkiler, kalori, şeker, karbonhidrat, sodyum ve kolesterol oranı az olduğundan en besleyici gıdalardan sayılmaktadır. Genellikle yeşil yapraklı bitkilerde bulunan vitamin, mineral ve antioksidanlar şunlardır; c, e, a ve k vitamin lutein (bitkide bulunan faydalı kimyasal), antioksidanlar, b9 vitamini (folat), polifenol (bitkide bulunan faydalı kimyasal), flavonoidler (sağlıklı bileşikler), karotenid (biyolojik bir pigment), sülforafan (bitkilerde bulunan sağlıklı bileşik), magnezyum, demir, potasyum, kalsiyum gibi

Yeşil yapraklı bitkiler içerdikleri faydalı kimyasallar ve doğal bileşiklerle insan sağlığına olumlu katkılarda bulunmaktadır. Koyu yapraklı yeşillikler yemenin diğer faydaları şu şekilde sıralanmaktadır; sağlıklı kan pıhtılaşmasını sağlamak, kemik gücünü korumak, tip-2 diyabet riskini azaltmak, insülin duyarlılığı ile mücadele etmek... Bu sebzeleri çiğ ya da ısıtarak da tüketebilirsiniz. Afiyet olsun, şifa olsun, inşallâh.

Bilişsel Sağlığınızı Korumaya Destek Olan Kinoa Nedir?

Etimolojik olarak “eski tahıl” olarak bilinir. Ancak, teknik olarak bir tahıl veya tahıl tanesi değil tohumdur. Sindirimi kolaylaştırır. Genellikle dünyanın en sağlıklı gıdalarından biri olarak kabul edilen kinoa, her porsiyonda bir dizi antioksidan, vitamin ve mineral sunan faydalı bir besindir. Sağlıklı yaşam tarzının hızlı yükselişinden sonra, kinoa, 2013 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “açlığın, yetersiz beslenmenin ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasında” potansiyel çözüm olarak kabul edildi. Etkileyici beslenme profili, yaygın bulunabilirliği ve kolay satın alınabilirliği nedeniyle BM 2013’ü “Kinoa Yılı” ilan etti.

Kinoa’nın Faydaları Nelerdir?

Diyabet riskini azaltır. Kilo kaybına yardımcı olur. Gluten içermez. Kanserle savaşmaya yardımcı olur. Kalp sağlığını destekler. Hastalıklarla savaşır. Bağırsak sağlığını destekler. Kemikleri güçlendirir. Peki, kinoa nasıl pişirilir? Kinoa pişirmenin en iyi yolu, suda kaynatmaktır. Genellikle oldukça sade bir tada sahiptir. Bununla birlikte, lezzet eksikliği, kinoa kullanarak oluşturabileceğiniz tariflerin çok yönlülüğünü artırır. Kinoaya lezzet katmak için basit bir yöntem ve lezzeti derinleştirmenin kolay yollarını arıyorsanız, su yerine et, tavuk veya sebze suyunda kaynatmayı deneyebilirsiniz. Tadı belirgin şekilde daha karmaşık olduğu için siyah kinoayı da deneyebilirsiniz. Pilav, çorba ve yahni gibi kinoa tariflerinde diğer tahılların yerine harika bir alternatiftir. Ayrıca kinoayı salatalara, dürüm kaselerine, güveçlere ve daha fazlasına dahil edebilirsiniz. Kinoanın kendisinden ziyade bazı bitkilerde bulunan bir bileşik olan saponineye duyarlı olabilirsiniz. İstenmeyen durumları önlemek ve saponinenin içeriğini azaltmak için en az 30 dakika suda bekletin ve pişirmeden önce iyice durulayın. Afiyet, şifa olsun.

Doğal İlaçsız Depresyon Tedavisi Nasıl Yapılır?

Depresyon günümüzde çok yaygın olan bir sorundur. Dünyada ortalama 7 kişiden 1’i depresyon belirtileri göstermektedir. Depresyon, gelişmiş ülkelerde olduğu kadar düşük ve orta gelirli ülkelerde de yaygın bir hale gelmeye başlamış ve dünyada yaklaşık 150 milyon insana tanısı konulmuş bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü, depresyonun en yaygın ikinci hastalık olacağını tahmin etmektedir. Depresyon tedavisinde kullanılan antidepresan ilaçlar bazı kişiler için etkili olamamakla beraber bu ilaçlar vücutta yan etkilerede sebebiyet verebilir. Depresyonun yan etki olmadan tedavi edilebilmesi için etkili doğal ilaçlar ve depresyonun doğal tedavisi ve yöntemleri mevcuttur. Yapılan araştırmalar, anti-inflamatuar diyetin, depresyon belirtilerini iyileştirmenin bir yolu olduğunu göstermektedir. Bu diyet hormon dengesi ve beyin fonksiyonu için önemli olan vitamin ve mineralleri içermektedir. Ayrıca, doğal depresyon tedavisi için uçucu yağlar da kullanılabilmektedir.  En başta karbonhidrat tüketimini azaltıp, şeker tüketimini tamamen terketmekle başlanmalıdır. Sonrasında D vitamini, adaptojen bitkiler, B vitamini, sarı kantaron, lavanta yağı, roma papatyası yağı ve balık yağı tüketmek gibi… Tüm bunların yanı sıra, belirli aralıklarla yapılan egzersizler de depresyon tedavisinde etkilidir.

Depresyonun Belirtisi Nedir?

Depresyonun birçok yaygın belirtisi vardır. Depresyonun belirtileri şunlardır; tükenmişlik, üzüntü, düşük ruh hali, sinirlilik, değersiz ve umutsuz hissetme, konsantrasyon bozukluğu, uyku düzeninde bozukluk, cinsel istekte azalma, iştahsızlık, ani kilo alma/verme, çaresiz hissetme, ilgisiz hissetme, ağrı ve kramplar, baş ağrısı, sindirim sorunları, ölüm veya intihar düşünceleri gibi…

Her insan aynı depresyon belirtilerini yaşamaz. Bazı insanlar birkaç belirtiyi gösterirken bazı insanlarda tüm depresyon belirtileri görülebilir. Majör depresif tanısı koyabilmek için daha fazla belirtinin olması gereklidir.

Depresyon İçin Psikoterapi Yöntemleri Nelerdir?

Bol bol Kur’ân-ı Kerîm okumak ve dinlemek. Sabah-akşam zikirlerini çoğaltmak. Gün içinde fiziksel bir iş yapsak da dilimizle Allâh’ı çokça zikretmek… Delili ise; Allâh Subhanu ve Teâlâ’nın Haşr suresinin 19. âyet-i celilesindeki tüm mü’minlere olan şu ikazıdır:

Allâh’ı unutan, ve bu yüzden de Allâh’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar gerçekten yoldan çıkmışlardır.” [Haşr: 59/19]

Rabbimiz tüm müslümanları bu hale düşmekten korusun. Allâhumme âmin.

Sonuç:

Sağlıklı besinler zinciri serimizin Ne, Neye Yarıyor? yazısının sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bu yazımdaki doğrular Allâh Azze ve Celle’den, yanlışlar ise bendendir. Bir sonraki yazımızda benzer konularla sizlerle tekrar buluşabilmeyi alemlerin Rabbinden niyaz ederim.

Kalın sağlıcakla…

Selâm ve duâ ile…

Olcay Lokman

İktibas Yapacakların Dikkatine!