Rahman ve Rahim olanın ismiyle… Karekter Eğitimi Olarak Ramazan
Bizlere her sene manen arınmak, ağırlıklarımızdan kurtulmak ve yeniden silkinip doğrulmak için rahmet ayı Ramazan’ı lütfeden ve bu ayın saymakla bitmeyecek engin kıymetlerini idrakimiz nispetince kardeşlerimizle paylaşmak için Minhâc Dergimizi vesile kılan Rabbimize hamdolsun…
Hepimiz on adımda çocuk eğitimi, yüz soruda aile okulu vb. adlarla yayınlanan eğitim programlarını duymuşuzdur. Genellikle bunlar, modern çağ insanının ferdi tekamülünü sağlamak için medet umduğu beşer kaynaklı eğitim/gelişim tezleridir. Ben ise size, otuz günde ahlak eğitiminden -Rabbimizin izin verdiği ölçüde- bahsedeceğim. Bu eğitim programı, kaynağını yedi göğün üzerinden alan rahmani bir eğitim programı olacaktır. Ana unsurlarını; oruç, teravih ve fıtır sadakası gibi ibadetlerin oluşturduğu bu eğitimin çocuk, genç, yaşlı ayırt etmeksizin her mü’min ferde otuz günde neler öğrettiğini birkaç maddeyle özetleyeceğim.
1. Kulluk bilinci: Karekter Eğitimi Olarak Ramazan
Ramazan, en başta kul olmayı öğretir bizlere. Mü’min kimse gıyaben varlığına ve birliğine iman ettiği Rabbinin emri üzere gün boyu yeme ve içme gibi temel ihtiyaçlarından feragat ederek, Rabbinin hayatının her alanı üzerinde mutlak söz ve hakimiyet yetkisine sahip olduğunu fiilen ikrar etmiş olur.
Oruç ibadeti ile günlük yaşamını ilahi emre göre yeniden düzenleyen insanoğluna; yaşamında, sınırsız bir özgürlüğe sahip başıboş yaratılmış bir varlık olmadığını, bilakis varlığını elinde tutan kudretin O’na hayatının tümünü kuşatan bir nizam takdir ettiğini, kişinin kendi yaşamı üzerindeki salahiyeti ve iradesinin kayıtlı olduğunu öğreterek onun benliğini terbiye eder. Kişiyi hevasının kölesi olmaktan kurtarıp, Allah Azze ve Celle’ye kul olma bilincine eriştirir ki insanın yaratılış gayesi de budur.
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” [Zariat: 60/56]
Bu minvalde bizlere, insanın yaratılış gayesinin bir olan Allah’a kulluk etmek olduğunu bildiren ve kulluk/ibadet yollarını öğreten hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in bir Ramazan gününde indirilmiş olması ve Yüce Rabbimizin oruç emrini beyan ettiği ayet-i kerimede bu hakikate atıfta bulunması bizleri üzerinde tefekkür etmeye davet eden bir husustur.
“Ramazan ayı, insanlara hidayet rehberi (yol gösterici) ve doğruyu eğriden ayırıcı açık deliller/Furkan olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyleyse sizden Ramazan ayına erişenler onda oruç tutsun; hasta veya yolculukta olan, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Allah size kolaylık ister zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve doğru yolu göstermesine karşılık, Allah’ı tazim etmeniz ve O’na şükretmeniz içindir.” [Bakara: 2/185]
Ramazan ayı, bir taraftan Allah Azze ve Celle’nin günlük yaşam üzerindeki yol göstericiliğini ve egemenliğini hatırlatıp kulluk bilincini ikame ederken, diğer taraftan; gün içerisinde daima Rabbinin gözetimi altında olduğunun şuuruyla yaşayan mü’mini, yaptığı ibadetler vesilesiyle rabbine yaklaştırır. Ramazan bu bağlamda kurbiyet yani Allah’a yaklaşma ayıdır.
2. İrade terbiyesi: Karekter Eğitimi Olarak Ramazan
Seçme ve karar verme, verilen kararlarda sebat etme ve dirayet gösterme yetisi olarak tanımlanan irade; yaratılmışlar içerisinde yalnızca insanoğluna verilmiş bir melekedir. İlim ehli, insanı diğer mahlukattan ayıran en önemli melekenin irade olduğunu söylemişlerdir. İnsanoğlu, iradesi sebebiyle teklife muhatap olmuş, ilahi emir ve yasaklarla mükellef tutulmuştur. Bu nedenle insan, iradesiyle yaptığı seçimlerin sonucunda ceza veya mükafat alır.
“Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) insanlar için, hak olarak indirdik. Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar. Sen onlara vekil değilsin.” [Zumer: 39/41]
İnsan, iradesini doğru yönde kullanarak yaratılmışlar içerisinde eşref-i mahlukat derecesine çıkabilirken, iradesini yanlış yönde kullandığı takdirde ise esfel-i safilin derekesine düşebilir. Kişinin dünya hayatına yön verip şekillendiren irade iken, ahiretini inşa eden de yine iradesidir.
Peki, insanoğlunun hem dünya hayatı hem de ölümünden sonrası için bu denli büyük bir öneme haiz melekeyi güçlendirmek ve doğru istikamete sevk etmek nasıl mümkün olabilir?
İrade eğitimine dair çok şey söylenmiştir fakat inanan kimseler için verilecek en iyi cevap yine Ramazan ayıdır. Sözlük anlamı çöl sıcağı olan; kameri takvim döngüsüne göre kimi zaman yazın uzun ve sıcak günlerinde kimi zaman çetin kış soğuklarında idrak edilen Ramazan aylarında her türlü zorluk ve meşakkate rağmen oruç ibadetini yerine getirmek; açlık, susuzluk, yorgunluk gibi insan bünyesini acziyete düşüren durumlara sabırla göğüs germek, muazzam bir irade terbiyesidir. Bunun karşılığında elde edilmesi umulan tek şey ise Allah rızasıdır.
3. Sabır: Karekter Eğitimi Olarak Ramazan
Sabır kavramını; nefsi telaştan, dili şikâyetten, organları çirkin söz ve davranışlardan koruma, nimet haliyle mihnet hali arasında fark gözetmeyip her iki durumda da sükûneti muhafaza edip şikâyette bulunmama olarak tarif etmiştir kadim ulema. Yine sabır, olacak veya gelecek veyahut geçmesi istenen zorlu bir sürecin geçmesini öfke ve üzüntü duymadan sekinet içerisinde beklemektir.
Alimlerimiz kitaplarında üç türlü sabırdan bahsetmişlerdir. Bunları kısaca ifade edelim:
a) Masiyetlere (haram işlemeye) karşı sabır: Aşikardır ki binası haramlar üzerine inşa edilmiş olan bu tuğyan asrında her türlü saptırıcı etkene rağmen masiyetlere karşı mukavemet göstermek, güçlü bir sabırla mümkündür ancak.
“Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.” [Şems: 91/8-10]
b) Başa gelen bela ve musibetlere karşı sabır: Dünya insanoğlu için bir imtihan alanı olarak yaratılmıştır, dolayısıyla dünya hayatı musibetlerle dolu çokça sabra ve dirayete ihtiyaç duyulan mihnetli ve meşakkatli bir hayattır.
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.” [Bakara: 2/155]
Dünya hayatında bela ve musibetlerden payını almayacak hiç kimse yoktur.
“Andolsun, içinizden, cihad edenleri ve sabredenleri belirleyinceye ve durumlarınızı ortaya koyuncaya kadar sizi deneyeceğiz.” [Muhammed: 47/31]
Ramazan ayı; oruç ibadetine has zorluk ve sıkıntılara her şart ve durumda katlanan insanı, hayat boyu karşılaşabileceği engellere karşı kavi kılmak ve sabır eğitiminden geçirmek için de en iyi okuldur.
c) İbadetleri ifa etme hususunda sabır: Her ibadet, içinde kısmen meşakkat barındırır ve devamlılık için sabır ve sebat gerektirir. Oruç ibadeti ise şüphesiz sabra en çok ihtiyaç duyuran ibadetlerdendir.
“Her şeyin bir zekâtı vardır. Vücudun zekâtı ise oruçtur. Oruç sabrın yarısıdır.’’ [İbn Mace (1745)]
Özetle, Ramazan ayı, tam bir sabır ayıdır. Kişiyi sabra alıştıran en iyi eğiticidir.
4. Toplum bilinci: Karekter Eğitimi Olarak Ramazan
İnsan, sosyal bir varlıktır ve sosyal ilişkiler ağıyla örülü bir ortamın içinde doğar ve yaşar. Dolayısıyla insan yaşamının hemen her karesine tabii olarak sirayet etmiş olan diğer insanlarla ilişkileri, etkileşimleri doğru bir zeminde yürütmek kişinin hem dünya hem ahiret saadeti için elzemdir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de ve Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in Sünnet-i Seniye’sinde yer alan pek çok emir ve yasak insan ilişkilerini düzenlemek üzere gelmiştir.
Bu bağlamda, yalnızca Ramazan ayına has olan iftar davetleri, teravih namazları, fıtır sadakası, itikaf gibi ibadetler, içinde yaşadığımız mü’min topluma/çevreye karşı maddi ve manevi sorumluluklarımızı gözden geçirip ıslah etmek için çok büyük bir fırsattır.
Bu saydıklarımız Ramazan ayının başlıca kazanımları olmakla birlikte bu maddelerin yanısıra Ramazan ayı, yaşamımızı vahyin pusulasına göre yeniden muvazene ederek en doğru istikamete yöneltir. Ömür sermayemiz olan zamanımızı; her vaktin bereketinden ayrı ayrı istifade ederek uzun vadeli ve sonuç bakımından en hayırlı kazançlar için harcamamıza vesile olur. Ramazan ayında öyle bir gece vardır ki kazanç bakımından bin aydan daha hayırlıdır.
“Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.” [Kadir: 97/3] Karekter Eğitimi Olarak Ramazan
Ramazan ayı, gereği gibi namaz, oruç, zikir gibi ibadetlerle ve gıybet, yalan, malayani iş ve sözler gibi haramların terki suretiyle ihya edilirse kişinin ruhunu on bir ay boyunca maruz kaldığı dünyevi kirlerden arındırıp paklaştırır. Fazla yeme içme, gereksiz ve boş konuşma ve yalnızca dünyevi meşgaleler peşinde koşturma gibi aşırılıklardan uzaklaştırarak karaktere denge ve sadelik kazandırır.
Yine Ramazan ayının faydalarından bir diğeri de empati duygusudur. Yıl boyunca varlık içerisinde yaşayan insanın kısa süreli yeme içme gibi temel ihtiyaçlarından uzak durmakla; açlığı, susuzluğu ve yorgunluğu kendi nefsinde tecrübe ederek, yokluk ve mahrumiyet içerisinde yaşayan insanları daha iyi anlamasına vesile olur.
Sonuç olarak, Rabbimizin bizlere en büyük nimetlerinden biri olan Ramazan ayı, manen arınma ve uhrevi derecelerimizi yükseltme vesilesi olmasının yanında; kişinin ahlak ve karakterini ıslah ve terbiye edecek hasletler kazandıran bir eğitim programıdır aynı zamanda. Başta belirttiğimiz gibi Ramazan ayının manevi ve ahlaki kazançları burada saydıklarımızdan çok daha fazladır. Lakin biz, naçizane gözümüze ilk çarpanları paylaşmakla iktifa ettik. Rabbim hepimize istifade etmeyi nasip etsin ve her nimetten sorguya çekileceğimiz o çetin günde bu mübarek nimetin hesabını alnının akıyla verenlerden eylesin Allahumme amin.
Ümmü Elif