«
  1. Anasayfa
  2. MAKALELER
  3. Rasûlullâh’ın Çocuklarla İletişimi

Rasûlullâh’ın Çocuklarla İletişimi

Çocuklarla İletişimi

Hamd, her şeye hilkatini veren, sonra onlara doğru yolu gösteren Allâh’u Teâlâ’ya mahsustur. Salât ve selâm usve-i hasane olan Nebimizin, O’nun pak âlinin ve ashabının üzerine olsun.

Allâh’u Teâlâ katındaki tek geçerli din olan İslâm, beşeriyet için tüm zamanları kuşatan, içinde eğitim sistemi ve davranış düzeni gibi birçok öğreti sunan evrensel mesajlar içerir. Tarih, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in söylediklerini bizzat yaşanan bir hayata dönüştürerek insanlara öğrettiğinin en güzel örneklerine şahittir. Sahabesine ve tüm ümmetine numune-i imtisâl olan Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in yetiştirdiği sahabe siretleri incelendiğinde, O’nun terbiyesi ile yetişenlerin nasıl bir kimlik inşasına sahip olduğu daha net anlaşılacaktır. Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulmaktadır: “Andolsun ki, Allâh’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allâh’ı çokça zikredenler için Allâh’ın Rasûlünde, güzel örnekler vardır.” [Ahzâb: 33/21] Bu bağlamda yüce önderimiz ve rehberimiz olan Nebi aleyhisselâm’ın çocuklara davranışlarından bazı örnekler sunmak istiyoruz. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in çocuklarla iletişimi, onlara olan sevgisi, şefkati, sabrı ve eğitimi, İslâm’ın çocuklarla ilişkide nasıl bir model sunduğunu anlamamıza yardımcı olacaktır.

  1. Çocuklara Sevgisi ve İlgisi

Kur’ân-ı Kerîm’de yüce bir ahlâk üzere olduğu bildirilen ve âlemlere rahmet olarak gönderilen Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, her konuda olduğu gibi sevgi konusunda da insanlığa emsal olmuştur. Bütün varlıklara sevgi ve şefkatle yaklaşan Allâh Rasûlü, özellikle çocuklara özel bir sevgi ve şefkat göstermiştir. Çocukları gördüğünde onları güler yüzle karşılamış ve onlara güzel davranmıştır. Onlara olan sevgisi ve ilgisi, çocukların kalplerinde özel bir yer edinmesine vesile olmuştur. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, çocukları kucağına almış, onlarla oyun oynamış, onlara sarılarak sevgisini göstermiştir. Bu yaklaşım, çocukların kendilerini değerli hissetmelerine ve güvende olduklarını bilmelerine yardımcı olmaktadır. Zira fiziksel temas, sevginin ifadesinde ve çocuklarla iletişimde çok önemlidir.

Rahmet Peygamberinin çocuklara karşı duyduğu sevgi ve bu sevginin gösteriliş şekli ümmetinin tahayyülünün ötesindedir. Nebi aleyhisselâm, bir gün mescitte ashabının huzurunda hutbesini yarım bırakıp inmiş, torunları Hasan ve Hüseyin radiyallâhu anhumâ’yı kucakladıktan sonra onlarla beraber minbere çıkıp “Allâh, ‘Mallarınız ve çocuklarınız sizin için birer imtihan vesilesidir.’ derken ne kadar da doğru söylemiş! Şu iki yavrunun düşe kalka yürüyüşünü görünce dayanamadım da sözümü kesip onları kucağıma aldım.” [Tirmizî] diyerek içindeki sevgiyi ümmetiyle paylaşmakta sakınca görmemiştir. Mescitte, değil bir peygamberin bir imamın dahi hutbeyi yarıda kesip çocukları kucaklaması ne dönemin Arap toplumunun ne de içinde yaşadığımız toplumun aşina olduğu bir durum değildir. Hatta bazı toplumlarda çocuklara sevgiyi göstermenin, çocukların eğitimi için zararlı olacağı düşüncesi benimsenmiştir. Oysa Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, çocuklara sevgisini her daim göstermeyi istemiştir. Bunun için onlara kendilerini sevdiğini söylemiş, kucaklayıp öpmüş, omuzunda taşımış, dizlerine oturtmuş, bineğine bindirmiş, başlarını okşamış, şakalaşmış ve duâlar etmiştir [Buhârî]. Yine oyunlar oynamış ve kendisine ikram edilen ilk meyveyi, ürünler için bereket duâsı yaptıktan sonra orada bulunan en küçük çocuğa ikram etmiştir [Müslim]. Tüm bunlar aslında çocuğun ruhunu beslemektedir ve gün gelecek onun sevgiye doymuşluğu başkalarına sevgi sunarken cömertlik olarak kendini gösterecektir.

  1. Çocuklara Şefkati ve Merhameti

Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, çocuklara olan şefkat ve merhametini göstermekten asla kaçınmamıştır. Onların ihtiyaçlarına duyarlılıkla yaklaşmış ve acılarını hafifletmek için elinden geleni yapmıştır. Hayatının hiçbir döneminde Allâh Rasûlü’nden çocuklarla ilgili kötü bir söz, tavır, tepki ve davranış sadır olmamıştır. Bilakis çocuklara acımasız ya da kaba davranılmasını hoş görmemiş; üzerini ıslatan küçük torunu Hasan’a vuran Ümmü’l-Fadl’a karşı şöyle karşılık vermiştir: “Allâh seni ıslah etsin! Oğlumun canını acıttın. [Ahmed]

Verilen eğitimin, çocukların ruhlarını yaralamadan istenen sonuca ulaşabilmesi için Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in ısrarla üzerinde durduğu vasıflardan biri merhamettir. “Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze hürmet etmeyen bizden değildir.” buyuran [Tirmizî] şefkat Nebisi, torunlarını öpmesini garipseyen Akrâ b. Hâbis’e de: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez.” buyurmuştur [Buhârî]. Sevgi, merhamet ve şefkatten mahrum bir çocukluk geçiren kişilerin, genellikle toplumsal hayata uyum sağlayamayan, kendisiyle ve çevresiyle barışık olamayan, nefret, şiddet ve suça eğilimli bireylere dönüştüğü müşahede edilmektedir.

Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, namaz sonrası evine dönerken yolda birkaç çocukla karşılaşmış onların her birinin yanağını okşayarak, onlarla ilgilenmiştir [Müslim]. Yine bir gün torunu Hasan radiyallâhu anhu’yu omuzunda taşırken bir adam “Yavrum! Bindiğin binek ne güzelmiş!” deyince Peygamberimiz “O da ne güzel binici!” [Tirmizî] buyurarak Hasan’ı da bu iltifatın içine dahil ederek onu taltif etmiştir. Bu hadis-i şerif, Nebi aleyhisselâm’ın torun sevgisine ve çocuklarla oyun üzerinden kurduğu iletişime güzel bir örnektir.

Allâh Rasûlü, nice yetimlerin hamisi ve koruyucusu olmuştu. Hatice radiyallâhu anha ile evlendiğinde önceki vefat eden iki kocasından yetim kalan çocuklarını himaye etmişti. Daha sonra Nebi aleyhisselâm ile evlendiklerinde Ümmü Seleme radiyallâhu anha’nın ikisi kız olmak üzere dört, Ümmü Habibe radiyallâhu anha’nın da bir kız yetim çocuğu vardı. Nebi aleyhisselâm, evindeki ve himayesindeki bu beş yetim çocukla yakından ilgilenirdi. Onları kendi çocuklarından ayrı tutmaz, sevgi ve şefkatini esirgemezdi. Babalarının eksikliğini hissettirmemeye çalışır, onlarla şakalaşır ve onları neşelendirirdi. Amcasının oğlu Cafer radiyallâhu anhu, Mûte savaşında şehit düştüğünde hemen evine gitmiş yetim kalan çocuklarını teselli etmişti. “Getirin bana kardeşimin çocuklarını.” diyerek onları kucağına almış ve onlarla yakından ilgilenmiş, bir berber çağırtarak çocukların saçlarını tıraş ettirmişti. [Ebû Dâvûd]

  1. Çocuklara Örnek Olması

Nebi aleyhisselâm, çocuklara yalnızca sözleriyle değil aynı zamanda davranışlarıyla ve hayatının her alanıyla onlara örneklik teşkil etmişti. Nitekim O’nun ahlâkı, hayat rehberimiz olan Kur’ân idi [Müslim]. Çocuklara dosdoğru bir yol göstermiş, onlara nasıl dürüst, adaletli ve merhametli olunması gerektiğini bizzat öğretmişti.

Nebi aleyhisselâm’ın sünnetinde çocuk, hayatın tam içindedir. Çocuk, sürekli kenarda tutulan, konuşturulmayan, fikri sorulmayan ve gururu incitilen değil, bilakis mescidi cıvıltılarıyla şenlendiren bir varlıktır. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, Medine Mescidine çocukların gelmelerine izin vermiş, açık alanda kılınan namazlarda saflar arasında dolaşmalarına müdahale etmemiş [Buhârî], omuzlarında bazen kız bazen erkek çocuklar olduğu halde cemaate namaz kıldırmış [Müslim], bazen kucağında torunlarıyla hutbe vermiştir [Tirmizî]. Öğrenmenin dayatma yoluyla değil hayatın içinde biraz da kendiliğinden gerçekleştiğini bilen Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, çocukları mescidden hiç uzaklaştırmamıştır. Hatta annesinin mescide getirdiği bir bebeğin ağlamasına duyduğu merhametten dolayı namazı kısa tutabilmiştir [Buhârî]. Bu vesileyle çocukların hayatı yaşayarak öğrenmelerine ve sosyalleşmelerine katkıda bulunmuştur.

  1. Çocuklara Yönelik Sabrı ve Anlayışı

Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in çocuklarla ilişkisinin temel özelliklerinden biri sabrıdır. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, çocukların, zayıf yönlerini anlamış ve onları geliştirmeye yardımcı olmuştur. Onun sabrı, çocukların fiziksel ve duygusal gelişimlerine saygı gösterme anlayışının bir yansımasıdır. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, çocukların yaşlarına uygun beklentiler içinde olmuş ve onların hatalarını anlayışla karşılayarak düzeltmeye çalışmıştır. Sabrı ve anlayışı, çocukların özgüvenlerini artırmış ve öğrenme süreçlerini kolaylaştırmıştır.

Enes b. Mâlik radiyallâhu anhu, Allâh Rasûlü’nün çocuklara hiç kızmadığını, onlara hep şefkat, merhamet ve sabır ile muamele ettiğini, ondan ufacık bir kötü söz dahi duymadığını şöyle anlatıyor: “Allâh Rasûlü insanların ahlâk bakımından en güzel olanıydı. Bir gün beni bir işe göndermek istedi. Ben ise çocukluk edip: ‘Gitmeyeceğim işte!’ dedim. Aslında içimden o dediği yere gitmeyi istiyordum da. Dışarı çıktım ve pazar yerinde oynayan çocuklara katıldım. Bir süre sonra bir baktım, Allâh Rasûlü arkamdan kafamı tutuvermiş. Dönüp baktığımda O’nu gülümserken buldum. Bana: ‘Enescik, hadi dediğim yere git.’ dedi. Ben: ‘Tamam, hemen gidiyorum ya Rasûlallâh!’ dedim. Ben ona on sene hizmet ettim. Çocuk olduğum için her yaptığım istediği gibi olmayabiliyordu. Ama bir kere bile bana ‘üf’ dediği ya da yaptığım bir iş için: ‘Neden yaptın?’, yapmadığım şey için de: ‘Niye yapmadın?’ dediği olmamıştır.” [Müslim]

  1. Çocuklar Arasındaki Adaletli Davranışı

“Allâh’tan korkun ve çocuklarınız arasında adaleti gözetin!” [Buhârî] diye buyuran Nebi aleyhisselâm, tüm çocuklara eşit davranmış ve adaleti ön planda tutmuştur. Çocuklar arasındaki ayrımcılığı reddetmiş ve her birine sevgi ve ilgi göstermiştir. Bir rivayette Peygamberimizin torunu Hasan radiyallâhu anhu, su ister. O esnada diğer torunu Hüseyin radiyallâhu anhu uyanır ve su ister. Peygamberimiz suyu Hasan radiyallâhu anhu’ya verir. Kızı Fatıma radiyallâhu anha babasına, “Hüseyin’i daha mı az seviyorsun?” der. Peygamberimiz “Hayır, suyu önce Hasan istedi ve ona verdim.” [Ahmed] der. Nebi aleyhisselâm bu rivayete göre taleplerde hatırı değil öncelikli talebi dikkate almaktadır ki, çocuklar arasındaki rekabette bu tavır son derece eğiticidir. Ebeveynlere düşen, çocukları arasında adil davranmaları, birini diğerine tercih etmemeleridir. Çünkü ayrıcalıklı bir davranış, aile huzurunu bozar ve kardeşler arasında münakaşalara, kin ve düşmanlığa sebebiyet verebilir.

Sevgili Peygamberimiz; çocuklara sevgi, şefkat, merhamet, sabır ve hoşgörü ile yaklaşımın yadırgandığı, tuhaf karşılandığı hatta utanç kaynağı olarak gördükleri kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir devirde, çocukları el üstünde tutan ve onlara en büyük değeri veren tutum ve davranışlarıyla, Cahiliye döneminin merhametten ve insanî değerlerden uzak kalmış tüm ezberlerini bozmuştur. Bu anlamda köklü bir inkılâba imza atmış ve zihinlerdeki cehaleti, taassup ve yerleşik yanlış algıları yıkarak çocuk eğitimi ve çocuklara yaklaşım konusunda bütün dünyaya örnek olmuştur. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, bu hususta: “Bağış ve ihsanlarda çocuklarınızın arasını eşit tutun. Eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım.” buyurmuştur [Buhârî]. O, kız çocuklarının evlattan sayılmadığı bir zamanda, kızı Fatıma radiyallâhu anha yanına gelince ayağa kalkar, onu öper ve kalkıp kendi yerine oturturdu. Bir sefere çıkacağı zaman önce Fatıma’yı görür, dönünce evvela Fatıma’ya uğrardı.

  1. Çocuklarla Şakalaşması ve Oyun Oynaması

Hayal dünyası oldukça zengin olan çocuklar için şakalaşma oldukça önem arz eder. Nebi aleyhisselâm’ın bu konuda da oldukça cömert davrandığını görmekteyiz. Enes’in ifadesiyle “O, çocuklarla şakalaşma konusunda insanların en önde olanıdır” [Taberâni]. Nitekim konuyla ilgili rivayetlerde, onun gerek kendi torunları Hasan ve Hüseyin radiyallâhu anhumâ’ya gerekse diğer çocuklara, ölçülü ve anlamlı, aynı zamanda hikmetli ve ibretli şakalar yaptığı müşahede edilmektedir. Şimdi bunlardan bazı örnekler aktarmak istiyoruz.

Ebu Seleme radiyallâhu anha anlatıyor: “Rasûlullâh aleyhisselâm, dilini çıkararak torunu Hasan’a uzatırdı. Onun dilinin kırmızılığını görünce Hasan da neşelenir, sevinirdi.” [Süyûtî]

Enes b. Malik radiyallâhu anhu da onun güzel şakalarından nasiplenmiş bir çocuktur. Enes’i gördüğünde bazen “ey iki kulaklı” diye şaka yapar bazen da kâkülünü hafifçe çekerek onu severdi [Tirmizî]. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem bazen torunlarını elbisesinin içine saklar, onlarla oynardı. Üsâme b. Zeyd radiyallâhu anhu şöyle anlatıyor: Bir gece bir ihtiyacım için Peygamberin kapısını çalmıştım. Nebi aleyhisselâm ne olduğunu bilmediğim bir şeye sarılmış vaziyette karşıma çıktı. İşimi bitirince, “Bu sarıldığın şey nedir? Ey Allâhın Rasûlü!” dedim. Örtüyü açıverince bir de ne göreyim! Hasan ve Hüseyin değilmiymiş! Allâh’ın selâmı onların soyuna olsun. Bunun üzerine Rasûlullâh, “Bunlar, benim oğullarım ve kızımın oğullarıdır. Allâhım! Ben, onları seviyorum. Sen de onları sev, onları sevenleri de sev.” buyurdu. [Tirmizî]

Bu misallerde Allâh Rasûlü’nün, çocukların seviyesine inerek, onların mîzâcına uygun şakalar yaptığını, oyunlarına iştirâk ettiğini ve bu sûretle lisanî halî ile bir örnek oluşturduğunu görüyoruz. Onların çocukluk dünyasında unutamayacakları güzel izler bırakmış olan bu tutum, Peygamberimizin çocuklara karşı muhabbet ve alâkasının bir yansımasıdır.

  1. Çocuklara Duâ Etmesi

Çocukluk döneminde Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in duâsını alan pek çok sahabî, bunun manevi hazzını hissettikleri gibi maddi anlamda da ayrıcalığını hayatları boyunca hep yaşamışlardır. Peygamberimizin, “malının ve evladının çok, ömrünün uzun olması ve kendisine verilenlerin hayırlı ve mübarek kılınması için Allâh’a duâ ettiği” Enes radiyallâhu anhu, yüz yılı aşkın bir süre yaşamış ve bu duânın bereketiyle pek çok nimete mazhar olmuştur. [Buhârî]

Sahabîler, doğan çocuklarını Rasûlullâh’a getirirler, o da onları kucağına alır, okşar ve duâ ederdi. Mekke fethi sırasında Mekkeliler de çocuklarını O’na getirmişler, Nebi aleyhisselâm da onlar için duâ etmiş ve başlarını okşamıştır. [Ebû Dâvûd]

Sonuç

Nebi aleyhisselâm, etrafındaki çocuklarla yeri geldiğinde şakalaşmış, yeri gelmiş onlarla yetişkin birer bireyler gibi sohbet etmiş, duygularına, kontrol edemedikleri davranışlarına karşı müsamaha ile muamele etmiştir. Onlara her daim duâ etmiş ve güzel ahlâk sahibi olmaları için nasihatlerde bulunmuştur. Çocuklarına sevgi göstermeyi bilmeyen, onları bir kez dahi öpmediklerini ifade eden kimseleri rahmet ve şefkatten yoksun olmaları sebebiyle uyarmıştır. Bu muameleleri çocuk dimağında bir ömür unutulmayan hoş anılar olarak kalmasının yanı sıra, Allâh Rasûlü’nün güzel ahlâkının ve çocuklara hüsnü muamelesinin örnekleri olmuştur. Böylece bizlere İslâm’ın diğer tüm emir ve yasaklarında olduğu gibi, çocuklarla iletişimin de nasıl olması gerektiğini bizzat yaşayarak göstermiştir.

Çocuklarının istikamet üzere yaşamaları, hayatlarında huzur ve mutluluğa ulaşmaları ve nihayetinde de ahireti kazanmaları için her ebeveynin vazgeçilmez sorumluluğu, Sevgili Peygamberimizin izinden gitmektir. Bu bağlamda günümüze baktığımızda görüyoruz ki bugün dünya, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in örnekliğini anlamaya, ahlâkını yaşamaya ve mücadelesini kuşanmaya her zamankinden daha çok muhtaçtır. Çocuklar Allâh’u Teâlâ’nın en büyük ve en kıymetli emanetlerindendir. Rablerini tanıtarak, Rasûlü’nü sevdirerek, kitabını öğreterek emanete sahip çıkmak Müslüman anne ve babanın en önemli gayelerinden biri olmalıdır. Kendisine Nebi aleyhisselâm’ı örnek alan, çocuklarını Allâh ve Rasûlü’nün gösterdiği yolda yürüten, çocuklarına onun gibi sevgi ve şefkatle yaklaşan kimseler hiçbir zaman pişman olmayacak; bu sevgi ve şefkatle büyüyen çocuklar da anne ve babalarına layık, ümmete faydalı birer fert olacaklardır. Ne mutlu kutlu Nebiyi kendine örnek alanlara!

Velhamdulillâh, selâm ve duâ ile …

Ümmü Yahya

İktibas Yapacakların Dikkatine!