Giriş:
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle… Kullarına tahareti emreden Allâh’a hamdolsun. Ümmetine temiz ve tahûr olmanın önemini öğreten Rasûlullâh’a salât ve selâm olsun. Allâh’u Teâlâ’nın yol gösterici olarak indirdiği Kitâb’ından ve Kitâb’ı açıklayan Rasûlün Sünnet’inden fıkhın hükümlerini çıkaran müçtehitlerimize ve dînini fıkhın esaslarına göre yaşayan Müslümanlara da selâm olsun.
Kur’ân ve Sünnet’te abdestin, guslün ve teyemmümün hükümleri bildirilmiştir. Kur’ân’da Allâh’u Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Ey imân edenler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerle beraber kollarınızı yıkayın. Başınızı mesh edin ve ayaklarınızı da topuklarınıza kadar (yıkayın). Şayet cünüp olursanız (gusülle) temizlenin. Eğer hasta ya da yolculukta olursanız ya da sizden biri ihtiyaç gidermeden gelirse veya kadınlarla beraber olur ve su bulamazsanız, temiz toprakla teyemmüm alın. Yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah, (din konusunda) size bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat Allah, şükredesiniz diye sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister. [Mâide: 5/6]
Taharet lügatte, nezafet ve temizlik manasına gelir. Fıkıh ıstılahında taharet, necaset denilen maddî pisliklerden ve hades denilen hükmî ve manevî pisliklerden temizlenmeyi ifade eder. Hadesten taharet kendi arasında küçük ve büyük olmak üzere iki kısma ayrılır. Küçük hadesten temizlik, abdesti olmayan için abdest almaktır. Büyük hadesten temizlik ise cünüp olan için gusül almak ve kadınlar için hayızdan ve nifasta temizlenmektir. Eğer su bulunmazsa her iki durum için de temiz toprakla teyemmüm almaktır. Şimdi bu makalemizde sırasıyla abdest, gusül ve teyemmümün hükümlerinden bahsedeceğiz. Başarı ve hidayet Allâh’tandır.
Abdest:
Abdesti olmayan bir kimse namaz kılmak istediği zaman abdest alır. Allâh’u Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Ey imân edenler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerle beraber kollarınızı yıkayın. Başınızı mesh edin ve ayaklarınızı da topuklarınıza kadar (yıkayın).” [Maide: 5/6]
Hanefilerde:
Bu âyete göre abdestin farzları el, yüz ve ayağı yıkamak ve başı mesh etmektir. Yüzü yıkamanın sınırı, alnın üst tarafından başlayarak çene altına kadar ve iki kulağın yumuşakları arasıdır. Dirsekleri ve ayak bileklerini yıkamak farzın kapsamına dahildir. Başın meshi konusunda farz olan miktar ise başın dörtte biri kadardır.
Uykudan uyanan bir kimsenin ellerini kaba daldırmadan önce üç kere bileklerine kadar ellerini yıkaması, abdeste başlarken besmele çekmesi, dişlerini misvaklaması, üç defa ağzı çalkalaması ve burna su vermesi, başın hepsini ve iki kulağı aynı su ile bir defa mesh etmesi, sakal ve parmak aralarını sıvazlaması ve organları üçer defa yıkaması abdestin sünnetleridir.
Ön ve arka mahallinden çıkan her şey, vücuttan dışarı çıkıp dağıldığı zaman kan, iltihap ve irin, ağız dolusu kusmak, yatarak veya bir yere yaslanarak uyumak, baygınlık veya delilik sebebiyle aklî melekesini kaybetmek, secde ve rükû ile kılınan bir namazda sesli gülmek abdesti bozar.
Şafiilerde:
Yüzün ilk cüzünü yıkarken niyet etmek, yüzü yıkamak, dirseklerle beraber her iki eli yıkamak, başın bir kısmını mesh etmek, topuk kemikleriyle beraber her iki ayağı yıkamak ve belirtilen şekilde sıraya uymak abdestin farzlarıdır.
Besmele ile başlamak, elleri kaba daldırmadan önce bileklere kadar yıkamak, ağzı çalkalamak, buruna su vermek, başın tamamını mesh etmek, kulakların dışını ve içini yeni bir su ile mesh etmek, gür ve sık olan sakalı ovuşturmak, el ve ayak parmaklarının arasını ovuşturmak, sağ uzuvları sol uzuvlardan önce yıkamak ve her azayı üçer defa ve ara vermeden yıkamak abdestin sünnetleridir.
Ön veya arkadan bir şeyin çıkması, uyku, baygınlık, delilik ve sarhoşluk gibi aklı izale eden bir şeyin bulunması, bir erkeğin vücudunun mahrem olmayan bir kadının vücuduna değmesiyle ve elin içiyle kendisinin veya -küçük de olsa- başkasının tenasül aletine veya dübürüne dokunmakla abdest bozulur.
Gusül:
Cünüp olan kimsenin gusül alması farzdır. Allâh’u Teâlâ cinsi münasebetten sonra yıkanmayı emretmiştir: “Eğer cünüp iseniz temizlenin.” [Maide: 5/6]
Hanefilerde:
Cinsi temas esnasında tenasül uzvunun, sünnet yerine kadar ön veya arka tarafta kaybolması (ile hem temas eden ve hem de kendisine temas edilene), fışkırarak, şehvet ile meninin gelmesi durumunda, hayız ve nifasın sona ermesiyle, uykusundan uyanan kimsenin elbisesinde meni yahut mezi görmesi durumunda gusül abdesti farz olur.
Ağzı iyice çalkalamak, buruna iyice su vermek ve bütün bedeni yıkamak guslün farzlarıdır. Önce elleri ve tenasül uzvunu yıkamak, vücutta pislikler varsa gidermek, sonra namaz abdesti almak, bütün bedene üç defa su dökmek guslün sünnetleridir.
Cuma ve bayram için ve hacda ihrama girmek için yıkanmak sünnettir. Abdestsiz ve cünüp olanın, kabı olmadan mushafa dokunması caiz değildir. Cünüp olan, Kur’an da okuyamaz. Fakat Allâh’u Teâlâ’yı zikreder, tesbih eder, dua yapar. Zaruret olmadan mescide giremez. Adet gören ve nifas halinde olan kadınlar da cünüp olanlar gibidir.
Şafiilerde:
Guslü gerektiren durumlar altıdır. Bunların üçünde kadın ve erkek müşterektir. Bu üç durum şunlardır: Cinsel ilişki, meninin çıkması ve ölüm. Diğer üçü ise sadece kadınlarla ilgilidir. Bu üç durum da şunlardır: Hayız, nifas ve doğum.
Niyet etmek, bedende necaset varsa onu temizlemek ve suyu vücudun bütün kıllarına ve derisine ulaştırmak guslün farzlarıdır. Besmele ile başlamak, gusülden önce abdest almak, vücudun her yerini ovalamak, ara vermeden yıkanmak ve sağ uzuvları sol uzuvlardan önce yıkamak guslün sünnetleridir.
Cuma namaz için, iki bayram namazı için, yağmur duası namazı için, husuf (ay tutulması) namazı ve kusuf (güneş tutulması) namazı için, ölü yıkadıktan sonra, yeni Müslüman olunduğunda, delilikten sonra aklı başına geldiğinde, bayıldıktan sonra ayılan kimsenin, ihrama girmek için, Mekke’ye girmek için, Arafat’ta vakfe yapmak için, Müzdelife’de gecelemek için, şeytan taşlamak için, Kabe’yi tavaf etmek için, Safa ile Merve arasında sa’y yapmak için, Medine-i Münevvere ye girmek için gusül almak sünnettir.
Teyemmüm:
Abdest veya gusül almak isteyip su bulamayanlar teyemmüm ederler. Allâh’u Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Ve su bulamazsanız, temiz toprakla teyemmüm alın. Yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün.” [Maide: 5/6] Ve Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Bize, yeryüzü mescit kılındı. Toprağı da su bulamadığımız zaman temizlik kılındı.” [Müslim: 522]
Hanefilerde:
Bir mil uzakta oluşundan, hastalıktan, soğuktan, düşman korkusundan, susuz kalma korkusundan veya suyu elde etme aleti yokluğundan dolayı su kullanmaya güç yetiremeyen kimse; toprak, kum, kireç ve sürme gibi yerin cüzlerinden olan bir şeyle teyemmüm eder. Teyemmümde temizlenmeye, hades halini gidermek veya namaz kılmayı mübah kılmak için niyet etmek şarttır. Abdestsiz, cünüp ve aybaşı halindeki kadın bu bakımdan aynı hükme tabidir.
Teyemmüm ederken önce iki el toprağa vurulup silkelenir. Sonra her iki el ile yüz mesh edilir. Eller aynı şekilde yere tekrar vurulup silkelenir ve her avuç ile diğer kolun arka ve iç tarafı dirseklerle beraber mesh edilir. Mesh edilecek yerlerin tamamının mesh edilmesi şarttır.
Vakit girmeden önce teyemmüm etmek; namazı vaktin evvelinde kılma imkânı vermek için caizdir. Suyu aramadan önce teyemmüm etmek de caizdir, çünkü bu kişi hakikaten sudan yoksundur. Teyemmüm ile namaz kılındıktan sonra su bulunursa, namaz iade edilmez. Namaz esnasında su bulacak olursa, namaz bâtıl olur. Bunun için abdest alır ve yeniden namaza durur.
Abdestte olduğu gibi, bir teyemmümle istenildiği kadar farz ve nafile namaz kılınır. Suyu bulacağını uman kimsenin namazı geciktirmesi müstehabdır ki, namazını iki taharetten en mükemmel olanı ile edâ etsin.
Abdest aldığı takdirde cenaze namazına yetişemeyeceğinden korkan kimse, cenaze namazını teyemmümle kılar. Bayram namazında da böyle hareket edilir. Fakat cuma namazının kaçmasından korksa bile, yine abdest alır; teyemmüm ile kılması caiz olmaz. Farz bir namazın geçmesinden endişelenmek de cuma gibidir. Bu durumda da teyemmümle namaz kılmak caiz değildir.
Şafiilerde:
Hastalık veya suyun yokluğu gibi bir mazeretin bulunması, vaktin girdiğini bilmesi, vaktin girmesinden sonra suyu araması, tozu bulunan temiz bir toprak ile olması, su bulup da hastalık gibi bir mazeretten dolayı, teyemmüm eden kimsenin teyemmümden evvel mevcut olan necaseti gidermesi teyemmümün şartlarıdır.
Niyet etmek, toprağı, mesh edilecek uzva ulaştırmak, bütün yüzünü sakalın dışına kadar mesh etmek, ellerini dirsekleriyle beraber mesh etmek ve tertibe uymak, yani önce yüzü, sonra elleri mesh etmek, teyemmümün farzlarıdır.
Namaz vaktinden evvel teyemmüm etmek sahih olmadığı gibi, vaktin girdiğini bilmeden teyemmüm etmek de sahih değildir. Tozu olmayan kum veya mesela un ile karışmış olan topraklar ile teyemmüm etmek caiz değildir. Temiz olmayan veya müstamel olan bir toprak ile teyemmüm etmek câiz değildir.
Bir teyemmümle bir farz ve birkaç cenaze namazı kılınabileceği gibi, istenildiği kadar nafile namaz da kılınabilir. Fakat iki farz namazı kılınmaz. Nezir namazı, farz gibidir. Bir teyemmümle ancak bir nezir namazı kılınabilir. Farz veya nafile namazını vakti girmeden önce onun için teyemmüm etmek câiz değildir.
Teyemmüm edecek kişi kıbleye doğru oturur, besmele çeker, sonra niyet eder. Sonra, iki el parmakları açık olduğu halde temiz bir toprağa vurur ve yüzün üst tarafından başlayarak çenenin altına kadar mesh eder. Elleri tekrar, evvelce vurulduğu yere veya başka temiz bir toprağa vurur ve sol eliyle sağ elini dirsek dahil olmak üzere mesh eder. Sonra sağ eliyle sol elini dirsek dahil olmak üzere mesh eder.
Abdesti bozan şeyler ile, namaza girmeden önce, suyu bulabileceği zannı ile, namaza başlamadan önce engelin ortadan kalkması ile ve mürted olan, yani İslâm’dan dönenin, küfrü gerektiren bir söz söylemesi veya bir amel işlemesi ile teyemmüm bozulur.
Bir mazeretten dolayı teyemmüm eden kimseden abdesti bozan şeylerden birisi meydana gelirse teyemmüm bozulur. Fakat cünüp veya hayız olduğundan teyemmüm etmiş ise abdesti bozan şeyler ile teyemmüm bozulmaz. Ancak guslü gerektiren hallerden birisiyle bozulur. Yine meselâ su olmadığından teyemmüm eder, sonra henüz namaz kılmamış iken su bulunsa yine teyemmümü bozulur. Fakat hasta olduğu için teyemmüm etmiş ise su bulsa da teyemmüme bir halel gelmez. Bir kimse, ekseriyetle su bulunan bir yerde su bulamadığından teyemmüm ederse namaza başladığı halde su bulunursa teyemmümü bozulur.
Hâtime:
Dergimizin bir sayısında yine Fıkıh Bölümü’nün yazısını tamamlamayı bize nasip eden Rabbimize hamdolsun. Bu yazımızda abdest, gusül ve teyemmümün hükümlerinden bahsettik. Bir sonraki yazımızda da yine taharet bahsine devam edeceğiz ve taharet bahislerinden mestler üzerine mesh meselesini ele alacağız, inşaAllâh.
Bir sonraki yazımızda buluşmak ümidiyle Allâh’a emanet olun.
Doğru yola ileten ve muvaffak kılan yalnız Allâh’tır.
Üzeyir Hanif.