«
  1. Anasayfa
  2. RİSALELER
  3. Ramazan Rehberi

Ramazan Rehberi

ramazan_rehberi

Mukaddime

Hamd, Allâh’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. O’nun hidâyete erdirdiğini hiç kimse saptıramaz, saptırdığını ise hiç kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki, Allâh’tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed aleyhisselâm O’nun kulu ve Rasûlü’dür… Bundan sonra:

Allâh sana rahmet etsin ve seni çokça ecirler kazanacağın amellere muvaffak kılsın kardeşim! Ömür sermeyen tükeniyor ve toprak seni bağrına basmak için her gün bekliyor. Nefsin ve şeytanlar, amansız düşmanların olarak seni zayıf yakalayacakları anı gözetliyor. Sana düşen uyanık olmak, dünyâ hayatının süsüne ve aldatıcılığına kanmadan ibâdet ve takvâ ile Allâh yolunun yolcusu olmaktır. Dünyâ hayatı bir anlıktır, âhiret ise ebedîdir. Unutma ki bizler! Ebedî olanı, fâni olanda kazanmak için dünyâ dârına gönderilmiş olan âciz kullarız ve zamanımız kısıtlıdır. Zaman bize verilmiş hem bir nimet ve hem de bir imtihandır. Onu güzelce kullanıp Allâh’ın rızâsını kazanmak akıllı ve nasibli kimselerin başardığı en büyük iştir. Ramazan ayı da ömür sermayemiz içinde güzelce değerlendirmemiz gerekli olan önemli bir zaman dilimidir.

Ramazan ayı, Cennet kapılarının açıldığı, Cehennem kapılarının kapatıldığı, şeytanların bağlandığı, günahkârların bağışlandığı, derecelerin arttırıldığı, nâfilelerin sevâbının farz derecesine yükseltildiği, farzların sevâblarının yetmişle çarpıldığı, rahmet ve nimet kapılarının açıldığı, edeble el açana istediğinin verildiği hayır ve iyilik ayıdır. Bu ay, kendisinde Kur’ân’ın indirildiği, Mekke’nin fethedildiği, âbidlerin ve mücâhidlerin, sâlihlerin ve kurrâların, âlimlerin ve cömertlerin ayıdır.

Kardeşim! Nefsine acı ve bu ayı ganimet bil! Ondan çokça istifâde etmek için azimli ve kararlı ol! Bu sene, bu Ramazan’da, Allâh için orucunu kâmilen tut! Gecelerini ihyâ et ve diğer güzel ameller ile Allâh’ın rızâsı kazanmak yolunda büyük bir aşama kaydet! Bu yolda sana ve nefsime güç ve kuvvet, teşvik ve nasihat olması için “Ramazan Rehberi” ismini verdiğim bu risâleyi kaleme aldım. Onüç başlık altında yapıldığı takdirde Ramazan’ın ihyâ olunacağı amelleri kısaca açıkladım. Yardım ve başarı Allâh’tandır.

Allâh Subhânehu ve Teâlâ’dan duâm beni ve seni, bu Ramazan’a ulaştırması, onu ihyâ etmeyi bize nasip etmesi ve bizleri Cennetlerinde cem etmesidir. Allâhumme âmin..

Rabbinin rahmetine muhtaç kul.

Kaan Sâlih.

 

Tevbe Etmek

Kardeşim! Rahmet ve fazilet ayı olan Ramazan’a girerken ve girdikten sonra onu ihyâ etmeye gayret ederken çokça tevbe et, Allâh’u Teâlâ’dan bağışlanma dile! Bu ay rahmet ve mağfiret ayıdır. Bu ayda bağışlanmayan günahkârlardan sakın olma! Gayret et, tevbe ile temizlen ve gözyaşlarınla samimiyetini Rabbine belirt! Unutma ki bağışlamayı çokça seven ve kullarını bağışlamak için tevbeyi emreden bir Rabbe yöneliyorsun. O, bizlere şöyle buyurmaktadır:  

“Ey mü’minler! Hep birlikte tevbe edin ki kurtuluşa eresiniz!” [Nûr: 24/31]  

Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem ise Ağar b. Yesâr radîyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle buyurmuştur:

“Ey insânlar! Allâh’a tevbe edin. Çünkü ben, günde yüz defa O’na tevbe ediyorum.” [Müslim (2702); Ahmed (18293)]

Tevbe etmek biz günahkâr kullar için her zaman gerekli bir amel olmakla beraber, Ramazan ayına manevî hazırlık yaparken ve onu ihyâ etmeye gayret ederken çokça tevbe etmek uygun bir davranıştır. Zîrâ kul, tevbe ederek Rabbimiz ile arasındaki ihlâl ettiği birtakım haklardan dolayı O’ndan özür diler ve bağışlanma ister. Günahlarını ve acziyetini itiraf ederek O’na sığınır ve O’ndan rahmet dilenir. Samimi edilen tevbeleri Rabbimiz kabul eder ve kulunu bağışlar. Böylelikle kulun mübârek Ramazan ayı girdiğinde ruhu ve kalbi rahatlar, îmânı ve itaati artar ve bu ayda sâlih amel ve ibâdetlerle meşgul olabilmek için kendinde istek ve azîm bulur. Tevbe et Kardeşim, tevbe ile temizlen ve yüksek dereceleri elde etmek için çokça çalış! Allâh sana rahmet etsin ve seni, çokça tevbe eden ve tevbeleri kabul edilen kullar arasına katsın! Allâhumme âmin! 

 

Duâ Etmek

Kardeşim! Rahmet ve fazilet ayı olan Ramazan’a girerken ve girdikten sonra onu ihyâ etmeye gayret ederken çokça duâ et, Allâh’u Teâlâ’dan dünyân ve âhiretin için faydalı olan şeyleri iste ve faydasız şeylerden de O’na sığın! Duâ ile rahmet kapılarının açılacağını ve şer kapılarının da kapanacağını unutma! Sen iste, sen istemekten yorulmadıkça sana icâbet edileceğinden asla şüphe etme! Allâh Subhânehu ve Teâlâ, bizlere şöyle buyurmaktadır: 

“Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana duâ edin, size icâbet edeyim (duânızı kabul edeyim). Bana ibâdet etmekten büyüklenenler (müstekbirler); aşağılanmış bir hâlde Cehenneme gireceklerdir.” [Mü’min: 40/60]

Rabbimize çokça duâ ederek O’ndan bağışlanma, fayda veren ilim, kabûl edilen ameller ve helâl olan rızıklar taleb et! Ramazan’a erişmeyi ve onda sâlih ameller işleyerek onun hakkını verebilmeyi dile! Nefsine ve şeytana, şerre ve şerlilere karşı Rabbinden yardım iste! Tevhîd üzere yaşamayı ve tevhîd üzere şehitlik mertebesine ulaşarak bu dünyâ hayatını sonlandırabilmek için Rabbimizin muvaffakiyet vermesini gözyaşlarınla iste! Sen istedikçe Rabbimiz katında değerin artacak ve O’ndan gelen yardım sana ulaşacak! O, bizlere şöyle buyurmaktadır:  

“De ki: Duânız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!” [Furkân: 25/77]

Kardeşim! Duâ ibâdetlerin özüdür, onun iliği, aslı ve esâsıdır. Duâ, kulun kulluğunun bilincinde olması ve acziyetini itiraf etmesidir. Duâ, kulun dilinden düşürmemesi gerekli olan silâhıdır. Kulu, Rabbinin yardımına mazhar kılacak en güçlü çağrıdır. Duâ et Kardeşim! Duâ ile Rabbimize yaklaş, bu mübârek ayda Rabbimize gözyaşlarınla kırık ve çaresiz kalbinle yönel! İste ve istemekten yorulma! Vermeye kâdir bir Rabbin huzurunda olduğunu unutma! Allâh sana rahmet etsin ve seni, çokça duâ eden ve duâları kabûl edilen kullar arasına katsın! Allâhumme âmin! 

 

Oruç Tutmak

Kardeşim! Rahmet ve fazilet ayı olan Ramazan’ın ihyâ edilmesindeki en temel ibâdet, bu aya mahsûs farz olan oruçtur. Bu oruç, İslâm’ın beş rüknünden biridir ve onun şiârıdır. Müslümanların kalkanı ve Rabbimizin rızâlığıdır. Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:  

“Ey îmân edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki Allâh’a karşı gelmekten sakınırsınız.” [Bakara: 2/183]

Kardeşim! Rabbimizin mükellef kullarına farz kıldığı bu oruca çokça önem ve özen göster! Bu orucu kendine bağışlanma vesilesi kıl! Ebû Hureyre radîyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, şöyle buyurmuştur:

“Her kim inanarak ve ecrini Allâh’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa/ihyâ ederse geçmiş günahları bağışlanır.” [Buhârî (38); Müslim (760)]

Orucunu zedeleyecek ve onun ecrini azaltacak amellerden kendini koru! Dilini ve gözlerini, kulaklarını ve burnunu, ellerini ve ayaklarını, kalbini ve düşüncelerini kontrol altına al! Âzâlarını haramlardan ve haramlara sebebiyet verecek işlerden koru! Koru ki bağışlanasın, koru ki Allâh katında derecen artsın ve yükselsin. Aksi halde tuttuğun oruçlardan tâm bir sevâb alamazsın. Sonra üzülür mahzun olur kalırsın. Fırsat varken onu değerlendir. Ramazan’ı ganimet bil! Gündüzünü ve gecesini ihyâ etmekten ve taatlerle süslemekten geri durma! Orucu ateşe karşı kalkan olarak bil ve o kalkanın gücünü zayıflatma! Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, şöyle buyurmuştur:

“Oruç dışında insânların işlemiş olduğu bütün amelleri kendileri içindir. Oruç ise benim içindir ve onun karşılığını bizzat ben veririm. Oruç bir kalkandır. Sizden biriniz oruçlu olduğu günde kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Ona birisi sataşır veya söverse, ‘ben oruçluyum!’ desin.” [Buhârî (1904); Müslim (1151)]

“Yalanı ve yalana göre hareket etmeyi terk etmeyenin yemeyi ve içmeyi bırakmasına, Allâh’ın ihtiyacı yoktur!” [Buhârî (1903); Ebû Dâvud (2362)]

“Oruç tutan nice kimseler vardır ki oruçtan nasibleri sadece aç kalmaktır. Geceyi ibâdetle geçiren nice kimseler vardır ki kıyâmdan nasibleri sadece uykusuz kalmaktır.” [İbn Mâce (1690); Ahmed (9685)]

Öyleyse Kardeşim! Orucunu kâmilen tutmak için elinden gelini yap ve onun ecrini azaltma! Sabırlı ol, çünkü oruç sabırdır, sabırlı olmayanlar oruçlarının ecrinden geri kalırlar. Allâh sana rahmet etsin ve seni, Ramazan ayı orucunu güzel bir şekilde tutabilmeye muvaffak kılsın! Allâhumme âmin! 

 

Geceleri İhyâ Etmek

Kardeşim! Rahmet ve fazilet ayı olan Ramazan ayının gecelerini gücün nispetinde ihyâ et! Zîrâ bu geceler çok değerlidir ve mutlaka ihyâ edilmelidir. Kur’ân ve zikir ile namaz ve tefekkür ile bu gecelerde gâfil olmamak büyük kazanımdır. Ramazan ayına özel terâvih namazını kılmak, bu gecelerin ihyâsında çok önemlidir. Sakın dünyâ işlerine çokça dalarak terâvih gibi vakti seneden seneye gelen bir ibâdetten kendini mahrum etme! Bil ki o, bağışlanma sebebidir. Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:  

“Onlar, korkarak ve ümit ederek Rablerine ibâdet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allâh için harcarlar. Hiç kimse, yapmakta olduklarına karşılık olarak, onlar için saklanan göz aydınlıklarını bilemez.” [Secde: 32/16]

Ebû Hureyre radîyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, şöyle buyurmuştur:

“Her kim inanarak ve ecrini Allâh’tan bekleyerek Ramazan’da kıyâm ederse geçmiş günahları bağışlanır.” [Buhârî (37); Müslim (759)]

Ramazan gecelerinde cemâatle birlikte terâvih namazını kılmaya özen göster! Bunu büyük bir nimet olarak bil! Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, Müslümanlarla birlikte Ramazan ayında terâvih namazı kılmış ve onu ümmetine bir sünnet olarak bırakmıştır. Bu sünneti ihyâ et, sakın tembellik ve başka şeyler seni bu sünnetten alı koymasın! Allâh sana rahmet etsin ve seni Ramazan gecelerinin ihyâsına muvaffak kılsın! Allâhumme âmin! 

 

Kur’ân Okumak

Kardeşim! Rahmet ve fazilet ayı olan Ramazan’ı ihyâ ederken çokça Kur’ân oku! Bu ay, oruç ve kıraat ayıdır. Kur’ân bu ayda; Kadîr gecesinde indirilmiştir. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:  

“Şüphesiz, biz onu (Kur’ân’ı) Kadir gecesinde indirdik. Sen, Kadir gecesinin ne olduğunu nereden bileceksin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.” [Kadr: 97/1–3]

Kardeşim! Kur’ân’ın kendisinde indiği gece olduğu için bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen Kadir Gecesi, Kur’ân’ın Allâh katında ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Kur’ân’ı okuyup anlamı üzerinde düşünürsek onun önemini asıl o zaman anlamış oluruz. Böylelikle Kur’ân’ın ilim ve hikmet kapıları bizlere açılır. Bunun için Ramazan ayı tâm bir fırsattır. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem ve Cibrîl aleyhisselâm, Kur’ân’ı bu ayda karşılıklı okurlardı. Sen de bu ayda Kur’ân’a yönel! Sözlerin en güzeli olan Kur’ân’ı hatmetmeye gayret et! Okunduğunda her bir harfine en az on ecir verilen Kur’ân’ı asla ihmâl etme! Bil ki Kur’ân, hidâyet ve nûr kaynağıdır, şifâ membaıdır ve en büyük zikirdir. Tüm ilimler onda derç olmuştur. Onu öğretmek ve öğrenmek en hayırlı işlerdendir. Sâlih selefimiz de Ramazan ayında Kur’ân okumaya çok önem göstermişlerdir. Onlardan bu konuda birçok nakil bizlere ulaşmıştır. İbret almak isteyenler için Ebû Nuaym rahîmehullâh, şöyle demiştir:

“Katâde, her yedi gecede bir Kur’ân’ı hatmederdi. Ramazan geldiğinde, her üç gecede bir hatmederdi. Son on gece olunca, her gece bir defa hatmederdi.” [Hilye: 2/338]

Öyleyse Kardeşim! Ramazan ayı girmeden kendinle sözleş, gücün nispetinde günlük olarak Kur’ân’dan ne kadar okuyacağına karar ver! Azimli ol! Nefsin ayartmalarına ve seni gaflete sürüklemesine izin verme! Allâh sana rahmet etsin ve seni Kur’ân’ı çokça hatmetmeye muvaffak kılsın! Allâhumme âmin! 

 

Zikretmek

Kardeşim! Rahmet ve fazilet ayı olan Ramazan’ı ihyâ ederken Allâh’ı çokça zikret! Bu ay, zikir ve tefekkür ayıdır. Bu ay, gafletten uyanış ve Rabbe dönüş ayıdır. Bu da zikir ile olur. Zikretmeyen kalb ve dil, hissiyattan uzaktır ve gaflete boğulmuştur. Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:  

“İçinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an. Gâfillerden olma!” [Arâf: 2/205]

Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem ise Ebû Musâ el-Eşârî radîyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle buyurmuştur:

“Rabbini zikreden ile Rabbini zikretmeyenin misâli, diri ile ölü gibidir.” [Buhârî (6407); Müslim (779)]

“Amellerinizin en hayırlısını, Melik’iniz katında en geçerli olanını, derecelerinizi en fazla yükseltenini, sizin için altın ve gümüşü dağıtmaktan daha hayırlısını, düşmanla karşılaşıp onların boyunlarını vurmanızdan, onların da sizin boyunlarınızı vurmasından daha hayırlısını size bildireyim mi? Sahâbîler: ‘Evet’ dediler. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem ‘Allâh’u Teâlâ’yı zikretmektir’ buyurdu.” [Tirmizî (3377); İbn Mâce (3790)]

Bu kadar büyük faziletleri olan Allâh’ı zikretmek, Ramazan ayının ihyâsında en önemli ibâdetlerdendir. O, kalbi temizler ve kulu Rabbine yaklaştırır. Bağışlanmaya ve yardım olunmaya vesile olur. Günahları döker ve bolca sevâb kazandırır. Öyleyse kardeşim, dilin ve kalbin, âzâların ve ruhun Rabbimizi zikretmekten gâfil olmasın! Uyanık ol, geçen zaman bir daha geri gelmez! Kendine sahîh olarak rivâyet edilen zikirlerden Ramazan virdi oluştur. Sabah, akşam ve gün içinde dilin onlarla ıslak olsun. Allâh Subhânehu ve Teâlâ’yı çokça zikret, zîrâ zikir en büyük şeydir. Allâh sana rahmet etsin ve seni, kalbi ve dili dâima zikirli olanlardan kılsın! Allâhumme âmin! 

 

İnfâk Etmek

Kardeşim! Rahmet ve fazilet ayı olan Ramazan’ı ihyâ ederken çokça infâkta bulun! Bu ay, infâk ayıdır, Allâh’ın dînine hizmet ayıdır. Fakirlerin gözetilmesine ve yoksulların ihtiyaçlarının görülmesine en layık aydır. Dul ve yetimleri, düşkün ve sâhibsizleri sevindirmekten geri durma! Unutma ki mal, infâk etmekle azalmaz, bilakis artar. İnfâk öyle değerli bir ameldir ki bu ümmete îmân ile birlikte emredilmiş ve büyük bir kazanım olarak tavsiye edilmiştir. Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:  

“Allâh’a ve Rasûlüne îmân edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı şeylerden infâk edin. Artık içinizden îmân eden ve infâk edenlere büyük bir ecir (mükâfât) vardır.” [Hadîd: 57/7]

“Allâh yolunda infâk edin. Kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz ki Allâh iyilik edenleri sever.” [Bakara: 2/195]

Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem de Ramazan ayı geldiğinde çokça infâk ederdi. İbn Abbâs radîyallâhu anh şöyle demiştir:

“Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem insânların en cömerdi idi. Onun en cömert olduğu anlar da Ramazan’da Cebrâil’in, kendisi ile buluştuğu zamanlardı. Cibrîl aleyhisselâm, Ramazan’ın her gecesinde Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem ile buluşur, (karşılıklı) Kur’ân okurlardı. Bundan dolayı Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem Cibrîl ile buluştuğunda, esmek için engel tanımayan bereketli rüzgârdan daha cömert davranırdı.” [Buhârî (6); Müslim (2308)]

Öyleyse Kardeşim! Ramazan ayında çokça infâk ederek cömertlerden ol! Bil ki cömert kişi, Allâh’u Teâlâ’ya ve Cennete yakındır. İnsânlar arasında sevilir ve Cehennem ateşinden uzaktır. Cimri ise Allâh’u Teâlâ’dan ve Cennetten uzaktır. İnsânlar arasında sevilmez ve Cehennem ateşine de yakındır. Cömert câhil, ibâdet eden cimriden Allâh’a daha sevimlidir. İnfâk ederek kendini cimrilikten ve Cehennem ateşine yakın olmaktan kurtar! Allâh sana rahmet etsin ve seni, çokça infâk edenlerden ve infâkla yücelen kullardan kılsın! Allâhumme âmin! 

 

İftar Vermek

Kardeşim! Rahmet ve fazilet ayı olan Ramazan’ı ihyâ ederken çokça yerine getirmen gerekli amellerden bir diğeri de iftar vermektir. İftar ver! Allâh’ın lütfundan sana ihsân ettiği yiyeceklerden Müslüman kardeşlerine ikrâm et! İkrâm edebilmek için fırsatları kolla, Müslümanları dâvet et! Rabbimizin seni bu amelde muvaffak kılması için O’na çokça duâ et! Zîrâ bu amel, sevâbı hiçbir maddî karşılık ile ödenmeyecek kadar büyük bir ameldir. Zeyd b. Halid el-Cühenî radîyallâhu anh’dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, şöyle buyurmuştur:

“Kim bir Müslüman kardeşine iftar vakti yemek yedirirse, onun sevabı kadar da kendisine sevab yazılır. Yemek yedirdiği kimselerin sevabından da hiçbir şey eksilmez.” [Tirmizî (82); İbn Mâce (40)]

Sâlih selefimiz de Ramazan ayında çokça iftar verirlerdi. Hatta onlardan pek çoğunun âdeti, misâfirsiz tek başına sofraya oturmamaktı. Dâvet edecek Müslüman bir kimse bulamadıklarında yemeklerini mescide götürürler ve orada Müslümanlarla birlikte yerlerdi.

Kardeşim! Müslümanlara iftar vermeyi; onlara yemek yedirmeyi nimet bil! Zîrâ bu amel, en fazliletli amellerdendir. Allâh’u Teâlâ, yemek yediren cömertle meleklerine övünür. Melekler, misafir sofrada bulunduğu müddetçe, ev sâhibine duâ ederler. Cennette öyle güzel köşkler vardır ki, bunlar, tatlı konuşan, yemek yediren ve herkes uyurken namaz kılanlar içindir. Öyleyse Kardeşim! Ramazan ayında çokça iftar ver; muhtaçları gözet ve onları sofrana dâvet ve yemeğini yedir! Sen Allâh’ın kullarına yedirdikçe ve onlara karşı ikrâmda bulundukça Rabbimiz de sana ikrâmda bulunacaktır. Allâh sana rahmet etsin ve seni, çokça iftar vermeye muktedir kılsın! Allâhumme âmin! 

 

Kadir Gecesini Aramak

Kardeşim! Rahmet ve fazilet ayı olan Ramazan’ı ihyâ ederken onda bulunan Kadir gecesini aramak için gayretli ol! Bu gece, Kur’ân’ın kendisinde indirildiği gecedir. Bu gece, bin aydan daha hayırlı olan gecedir. Bu gece seksen küsur yıla tekâbul eden büyük bir gecedir. Bu gece, hüküm gecesidir. Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:  

“Şüphesiz, biz onu (Kur’ân’ı) Kadir gecesinde indirdik. Sen, Kadir gecesinin ne olduğunu nereden bileceksin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.” [Kadr: 97/1–3]

Kadir gecesi, kendisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlı olunca, onda yapılan bir amel de Kadir gecesi dışında yapılan bin aydaki amelden daha hayırlıdır. Enes radîyallâhu anh şöyle demiştir:

“Kadir gecesinde yapılan amel, verilen sadaka, kılınan namaz ve ödenen zekât, bin aylık amelden daha hayırlıdır.” [Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr: 8/568]

Kadir gecesinin hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber genellikle Ramazan’ın yirmi yedinci gecesinde olduğu inancı ağır basmıştır. Âişe radîyallâhu anhâ’dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününde tekli gecelerde arayın.” [Buhârî (2017); Müslim (1169)]

İbn Ömer radîyallâhu anh’dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Her kim Kadir gecesini araştıracak olursa, onu yirmi yedinci gecede araştırsın.” [Taberânî (el-Kebîr: 13660); Beyhâkî (el-Kubrâ: 8623)]

Tirmizî rahîmehullâh, şöyle demiştir:

“Übey b. Ka’b, Kadir gecesinin yirmi yedinci gece olduğuna dâir yemin eder ve şöyle derdi: Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem Kadir gecesinin alâmetlerini bize bildirdi bizde saydık ve öğrendik.” [Tirmizî, Sünen: 3/149]

Bununla birlikte Kadir gecesinin hangi gecede olduğunun tâm olarak bildirilmemesinin nedeni, Ramazan ayının tüm gecelerinin ihyâ edilmesi içindir. Bu da Rabbimizin kullarına bir rahmetidir. Öyleyse kardeşim! Sen de Kadir gecesini Ramazan içinde ara! Ramazan gecelerinden asla gâfil olma! İmkânları fırsatlara çevirenler, kulluk mesleğinde derece kazanırlar. Bir yapıp, binlerce kazananlardan olmaktan kendini sakın mahrum etme! Bil ki Cennet, gece kuşlarına hasrettir. Allâh sana rahmet etsin ve seni, Ramazan gecelerini ihyâ etmeye ve özellikle de Kadir gecesini ibâdetle geçirmeye muvaffak kılsın! Allâhumme âmin! 

 

Ramazan’ın Son On Gecesini İhyâ Etmek 

Kardeşim! Rahmet ve fazilet ayı olan Ramazan’ı ihyâ ederken Kadir gecesinin kendisinde bulunduğu son on günü ihyâ etmek için gayretli ol! Bu günlerde, diğer günlerden daha çok ibâdet etmek için azimli ve kararlı ol! Bu günleri çokça namaz kılarak, çokça Kur’ân okuyarak ve çokça infâk ederek değerlendir, onlardan sakın gâfil olma! Bil ki, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, Ramazan’ın son on gününe büyük önem gösterirdi, kendisi çokça ibâdet ettiği gibi âilesini ve ümmetini ibâdet için teşvik ederdi. Âişe radîyallâhu anhâ, şöyle demiştir:

“Ramazan ayının son on gecesi girdiği zaman, Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem örtüsünü bağlar (eşleriyle ilişkiyi keser) ve gecesini ihya ederdi. Âilesini de uyandırırdı.” [Beğavî, Meâlimu’t-Tenzîl: 5/284]

Sâlih selefimiz de bu sünnet ile amel etmiştir. Onlardan bu konuda çokça nakil gelmiştir. Ebû Nuaym rahîmehullâh, şöyle demiştir:

“Saîd b. Cübeyr, son on günde gece ibâdetini çok severdi ve şöyle derdi: Ramazan ayının son on gününün gecelerinde lambanızın ışığı hiç sönmesin.” [Hilye: 4/281]

Öyleyse Kardeşim! Zamanını güzel kullan ve onu, Cenneti kazanmak için fırsat bil! Boş işlerden, faydasız sözlerden ve zarara yol açan amellerden uzak dur, ibâdete yönel! Ramazan’ın son on gününü büyük bir servet bil ve onu kazanmak için elinden geleni yap! Yap ki kurtuluşa eresin, yap ki Allâh’ın rızâsını kazanasın, yap ki Cennet nimetlerine gark olasın! Allâh sana rahmet etsin ve seni, Ramazan gecelerini ihyâ etmeye ve özellikle de son on geceyi ibâdetle geçirmeye muvaffak kılsın! Allâhumme âmin! 

 

İtikâfa Girmek

Kardeşim! Rahmet ve fazilet ayı olan Ramazan’ı ihyâ ederken itikâfa girmek, özellikle son on gün için büyük bir fazilet ve ecir kapısıdır. Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmek kişiye iki hac ve iki umre sevâbı kazandırır. Her bir günün itikâfı için kişi ile Cehennem arasına üç hendek açılır. Bu hendeklerin aralarındaki mesâfe karşılıklı iki ufkun mesâfesinden daha uzak olur. Gücün nispetinde bundan kendini mahrum bırakma! Âişe radîyallâhu anhâ, şöyle demiştir:

“Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem Ramazan’ın son on gününde itikâf yapardı. Bu durum vefât zamanına kadar bu şekilde devam etti. Daha sonra Rasûlullâh’ın zevceleri bu itikâfı sürdürdüler.”  [Buhârî (2026) Müslim (1172)]

İtikâf, Rabbimize yakınlık için kişinin dünyevî meşgalelerden sıyrılıp mescidde kendini ibâdete vermesidir. Namaz ve zikir, Kur’ân ve duâ ile meşgul olması ve nefsiyle hesâblaşmasıdır. Allâh Subhânehu ve Teâlâ’nın rızâsını kazanmak, kendini affettirmek ve yardım dilemek için inzivaya çekilmesidir. Öyleyse kardeşim, sen de gücün nispetinde itikâf sünnetiyle amel etmek için gayret et! Dünyevî işlerinden sıyrılıp iç âlemine dönerek kendine bir bak! Allâh’u Teâlâ, senden râzı mıdır? O’nu râzı edecek amelleri ne kadar yapabiliyorsun? İtikâfa gir, kendi ruh halinin ve amel bütünlüğünün bir tahlilini yap! Eksiklerini gör ve tevbe ederek bağışlanma dile! Yardım iste, gözyaşlarınla ve mahzun olmuş kalbinle Rabbimizin rahmetini kazanmak için çokça çabala! Allâh sana rahmet etsin ve seni, Ramazan’ı ihyâ etmeye ve itikâf sünnetiyle onu taçlandırmaya muvaffak kılsın! Allâhumme âmin! 

 

Fıtır Sadakasını Vermek

Kardeşim! Rahmet ve fazilet ayı olan Ramazan’ı ihyâ ederken bu aya özel olan sadakayı yani fıtır sadakasını zamanında ve bolca vermek için gayretli ol! Bil ki, bu sadakayı vermek, Müslümanlar üzerine farzdır. Bunda büyük ya da küçük, köylü ya da şehirli ayrımı yoktur. Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.” [Alâ: 87/14-15]

Âyetteki “arınan” ifâdesiyle kastedilenin fıtır sadakası olduğu söylenmiştir. Fıtır sadakasını vermenin müstehab vakti, bayram namazından öncedir. Fıtır sadakasını bayramdan bir ya da iki gün önce vermek ittifakla meşrûdur. Ramazan’ın başında yahut ortasında vermek ise râcih olan görüşe göre câizdir. İbn Ömer radîyallâhu anh şöyle demiştir:

“Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem fıtır sadakasını, büyük, küçük, hür ve köle (herkese) bir sa’ arpa veya hurma olarak vermeyi farz kıldı.” [Buhârî (1512); Müslim (984)]

Fıtır sadakasının farz kılınmasının iki temel hikmeti vardır. Birincisi, oruçlu kimseyi işlemesi muhtemel kötülüklerden temizlemektir. İkincisi ise fakirleri gözetmektir. İbn Abbâs radîyallâhu anh şöyle demiştir:

“Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem fıtır sadakasını oruçluyu faydasız ve çirkin söz ve fiillerden temizleyici, fakirlere de yiyecek olmak üzere farz kıldı.” [Ebû Dâvud (1609); İbn Mâce (1827)]

Vekî rahîmehullâh, şöyle demiştir:

“Fitre sadakası Ramazan için namazdaki sehiv secdesi gibidir. Sehiv secdesi namazdaki eksikleri tamamladığı gibi fitre sadakası da orucun eksiklerini tamamlar.” [Heytemî, Tuhfetu’l-Muhtâc: 3/305]

Öyleyse Kardeşim! Fıtır sadakasını vermen gereken yere zamanında ver! Gücün nispetinde onu arttır! Zîrâ o, tuttuğun oruçların eksiklerini tamâmlar ve onu Allâh katına ulaştırır. Ramazan ayı orucu gök ile yer arasında muallaktadır. Ancak sadaka-ı fıtır ile yükselir. Sen Allâh’ın kullarına ne kadar çok ihsân edersen, Allâh da sana hesâbsızca vermeye kâdir olandır. Allâh sana rahmet etsin ve seni, çokça fıtır sadakası vermeye muvaffak kılsın! Allâhumme âmin! 

 

Nefis Muhâsebesi Yapmak

Kardeşim! Rahmet ve fazilet ayı olan Ramazan’ı ihyâ ederken nefis muhâsebesi yapmayı unutma! Geçen Ramazan’dan bu Ramazan’a neleri güzel yaptın, neleri yapamadın bunları bir düşün! Nefsinle hesâblaş! Hesâblaş ki kıyâmet gününde hesâbın hafif olsun! Sakın şeytan seni Allâh’ın rahmeti ile kandırmasın! Îmânın ve aklın seni nefis muhâsebesine yönlendirsin. Ebu Ya’la Şeddad b. Evs radîyallâhu anh’dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, şöyle buyurmuştur:

“Akıllı kimse, nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır. Âciz de nefsini hevâsının peşine takan ve Allâh’tan temennide bulunan kimsedir.” [(Tirmizi (2459); İbn Mâce (4260)]

Kardeşim! Nefis muhâsebesi nefsi dizginlemek ve onu hayırlara sevk edebilmek içindir. Bu nedenle kendine Ramazan ayında uygulayacağın özel bir ibâdet programı çıkar! Bu ayı fırsat ve ganimet bil! Bu aya önem göster! Zîrâ bu ay, diğer ayları mayalar, onların özü ve esâsı konumundadır. Bu aydaki eksiklik ve gevşeklik, diğer aylarda kendini çok daha fazla gösterecektir, bundan sakın! Rahmet olunmak için nefsinin dizginlerini asla bırakma! Çünkü nefis, kötülüğü emreder. Yusuf aleyhisselâm, Kur’ân’ın diliyle şöyle buyurmuştur:   

“Ben nefsimi temize çıkarmam; çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder.” [Yusuf: 12/53]

Ömer radîyallâhu anh, şöyle demiştir:

“Hesâba çekilmeden önce kendinizi hesâba çekin, büyük hesâb günü için kendinizi donatın! Çünkü kıyâmet gününde hesâb, ancak dünyâda iken kendisini hesâba çekenler için kolay olacaktır.” [Tirmizî, Sünen: 4/638] 

Meymûn b. Mihran rahîmehullâh, şöyle demiştir:

“Bir kul, ortağına yemesi nereden, giymesi nereden? diye hesap sorduğu gibi kendi nefsine de hesap sormadıkça muttaki yani Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşımış olamaz.” [Tirmizî, Sünen: 4/638]  

Nefis muhâsebesi, geleceğe yönelmek, kendini bilmek ve anlamak içindir. Dünyâ ve âhirette huzura erebilmenin yoludur. Haramlardan kurtulmanın disiplinidir. Gafletten uyanmak, günah ve hataların farkına varabilmektir. Zaman planlaması yaparak gayesizlik ve başıboşluktan kurtulmak, yaratılış gayemiz olan kulluk bilincini idrâk edip ona göre yaşamaktır. Îmânı ve aklı nefsin başına bekçi yapabilme başarısıdır. Öyleyse kardeşim! Vakit geçirmeden bir an önce nefsinle hesâblaş! Güzel ve doğru yaptığın şeyleri arttır. Eksiklerin ve hatâların dolayısıyla şartlarına uygun olarak tevbe et ve bunları bir daha asla işleme! Sende hakkı olanların hakkını öde! Allâh sana rahmet etsin ve seni, nefis muhâsebesi yaparak Allâh’ın rızâsına ermek için çok çalışanlardan kılsın! Allâhumme âmin! 

Hâtime

Allâh sana rahmet etsin kardeşim! Ramazan ayı için biz âciz kullara gerekli olan amelleri kısaca ifâde etmeye gayret ettim. Nefsine acı ve Ramazan ayını ihyâ etmek için kendinle sözleş! Sözünde sadık ol ve ondan taviz verme! Ramazan’ı oruç ve Kur’ân’la, iftar ve infâkla, tevbe ve zikirle ve diğer güzel amellerle süsle! Sabret! Genişliği yerler ve gökler kadar olan Cennetler, itaatkâr Müslümanları hasretle beklemektedir. Allâh Subhânehu ve Teâlâ, seni de hasretle beklenen o güzel kullar arasına katsın ve ebedî sürecek mutluluklar senin olsun. Allahumme âmin.

Hamd âlemlerin rabbi olan Allâh’a mahsûstur. Salât ve selâm ise yaratılmışların en hayırlısı Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in, âlinin ve ashâbının üzerine olsun.

 

İktibas Yapacakların Dikkatine!